23 Eylül 2012 Pazar

DÜRBÜN TEKNİK TERİMLER
Size ideal dürbünü seçmek için öncelikle dürbünlerin teknik özelliklerini iyi anlamak gerekir. Bugün size dürbünlerin teknik özelliklerini açıklamak için kullanılan teknik terimlerden bahsedeceğim. Bu sayede temel özellikleri verilmiş bir dürbünün hangi tür gözlemler için daha başarılı sonuç vereceğini anlayacağız.Şimdi bu teknik özelliklerin gerçekte ne ifade ettiklerini inceleyelim.
Magnification veya Power (büyütme) =8x,10x, gibi ifade edilen bu değer bir nesneyi gözle gördüğünüzden 8 kat 10 kat büyütmeyi ifade eder.
Objective Diameter-Lens Diameter=Lens çapı
10x25 gibi bir ifade de 10 kez büyütme, 25mm lens çapını ifade eder. Lens çapı ne kadar büyük olursa ışık toplama ve karanlıkta bir cismi görebilme olasılığınız artar.Büyük lensle gördüğümüz görüntünün parlaklığı gerçeğe daha yakın olurken küçük lens daha karanlık,kontrastı az görüntü görmemizi sağlar. Bakacağımız nesneye göre lens büyüklüğünü seçmemiz gerekir. Büyük lens diğer taraftan dürbünün daha ağır ve büyük olmasına neden olur, bir de büyük lens ile parlak ışığa bakmak da göze zarar verebilir.
 Field of view=görüş alanı ,büyütme oranı ile ters orantılıdır, nasılki bir binaya yakından baktığımzda sadece binayı görebilirken uzaktan baktığımızda daha geniş bir alanı görebiliyorsak, dürbünün büyütme oranı da bir nevi bizi cisme yaklaştırır, bu sebeple büyüme oranı büyüdükçe görüş alanımız azalır. Öte yandan,objektif lens büyüklüğü de görüş alanını artırır.Görüş alanını etkileyen bir başka özellik de dürbün tasarımıdır. Porro prism(porro prizma) dürbünler roof(çatı) prism dürbünlerden daha geniş görüş alanı sağlar.  Exit pupil:göz açıklığı, göz merceği,dürbünün gözümüze yakın olan merceğidir. Düşük ışıklı, karanlık ortamlarda exit pupil yani göz merceğinin büyüklüğü daha parlak görüntüler görebilmemizi sağlar. Göz merceği objektif çapının(lens diameter) büyütme oranına(magnification) bölünmesi ile elde edilebilir. exit pupil=lens diameter/magnification , göz merceği=objektif çapı/büyüme oranı örneğin 8x40mm bir dürbünün exit pupil:göz merceği değeri 40mm/8=5mm dir.
Close focus=yakın odak, bir dürbünün görebileceği en yakın mesafedir, normalde elinizi burnunuza yaklaştırdığınızda veya gözleriniz arasına yaklaştırdığınızda göremezsiniz, bunun sebebi elinizin iki gözünüzün ortak görüş alanında olmamasıdır, dürbün büyütme oranı görüş alanınızı daralttığı için close focus dediğimiz yakın oıdak noktasına kadar, genellikle 4 ayak mesafesi 1m civarında bir mesafedir, göremeyiz.
Eye relief= gözünüzle göz merceği arasındaki mesafedir, bu sizin dürbünü ne kadar yakında tutmanız gerektiğini belirtir. Gözlüklü iseniz eye relief değerini gözlükle dürbün arası uzaklık olarak alabilirsiniz.

1 Eylül 2011 Perşembe

TELESKOPUNUZU SEÇERKEN DiKKAT EDİLECEK HUSUSLAR



Artık gökyüzüne çıplak gözle bakmaktan sıkıldınız, amatör bir gökyüzü gözlemcisi olarak temel takım yıldızları ve konumlarını gözlemek aşamalarını bitirdiniz. Şimdi sizin için gökyüzüne daha yakından bakma zamanı geldi. Artık bir dürbün veya teleskop alabilirsiniz. Tabii bir teleskop ya da dürbün almayı düşünüyorsak, onları önce tanımamız gerekir. Böylece,kullanım amacınıza en uygun olan ürünü seçebilirsiniz. Bu yazı da, teleskoplar ve dürbünler hakkında tanıtıcı bilgiler ve doğru ürünü seçmenizde faydalı olacak kriterlerden bahsedeceğim.

Teleskop ya da dürbünün başlıca iki kullanım amacı vardır. Birincil amaç uzaktaki bir cismin daha ayrıntılı görülebilmesi için, büyütülmesidir. Böylece çıplak gözünüzle ayırt edemeyeceğiniz sönük gök cisimlerini görebilirsiniz. İkinci amaçsa, uzak cisimden gözün toplayabileceği maksimum ışıktan daha fazla ışık toplamaktır. Gez merceğinden daha geniş merceklibir teleskop veya dürbün daha geniş bir alana düşen ışığı toplayarak gözle hiç farkedilemeyecek ışık kaynaklarının farkedilmesini sağlar. Teleskoplar optik teleskoplar, radyoteleskop, infrared teleskop gibi işleyebildikleri (odaklama, yansıtma) ışık dalgalarının boylarına,frekanslarına göre adlandırılır. Optik teleskoplar diye adlandırdığımız klasik teleskoplar görünür ışık(400-700nm dalgaboyu) altında kullanılan teleskoplardır. Yapılarına göre bunları mercekli ve aynalı teleskoplar olarak iki ana gruba ayrılır.


Optik teleskoplar, genelde iki ana parçadan oluşur. Birinci parça, ışığı toplamaya yarayan objektiftir. Objektif bir mercek veya ayna olabilir. İkinci ana parça ,göz merceği ya da oküler de denilen mercek takımıdır. Mercekli teleskoplar, ilk kullanılan teleskoplardır. Günümüzde de küçük çaplı teleskoplar çoğunlukla merceklidir. Mercekli teleskoplarda, farklı dalga boylarındaki ışığın kırılarak renklerine ayrışmaması için, objektifte birleştirilmiş iki mercek vardır. Bu mercekler ayrıca, istenmeyen yansımaları azaltabilen ve ışık geçirgenliğini artırabilen çeşitli malzemelerle kaplanır.

Aynalı teleskoplar ise kendi içlerinde iki ana gruba ayrılabilir: Newton tipi, Cassegrain tipi. Newton tipi teleskoplarda, ana aynadan yansıyan ışık, ikinci, düz bir diyagonal aynaya, oradan da teleskop tüpünün dışarısındaki göz merceğine yansıtılır. Cassegrain teleskoplarda ise, ana aynadan yansıyan görüntü, ikinci bir dışbükey aynaya, oradan da ana aynanın ortasındaki bir delikten göz merceğine yansıtılır. Newton tipi teleskopların fiyatları, Cassegrain teleskoplara oranla daha düşüktür. Ancak, Cassegrain teleskoplar, hem daha kısa olduklarından daha az yer kaplarlar, hem de daha kolay taşınırlar.

Bir teleskop çeşidi daha vardır ki, bu, aynalı teleskoplarla mercekli teleskopların bir tür birleşimi olarak kabul edilebilir. Bunlara verilebilecek en iyi örnekler, Schmidt-Cassegrain ve Maksutov-Cassegrain teleskoplardır. Bu teleskoplarda ışık önce mercekten sonra da aynadan büküldüğü için teleskopun tüpünün boyu daha kısadır. Bu teleskoplar, ötekilerine göre daha pahalıdır.

Teleskopun gücü, genellikle onun büyültme gücüyle karıştırılır. Bu nedenle yanlış anlaşılan bir kavramdır. Bir teleskopun, toplam performansını belirleyen etken aslında sadece büyültme değil, aynı zamanda onun ışık toplama kapasitesidir. Işık toplama kapasitesini belirleyen etken ise, objektifin yani ana merceğin ya da aynanın alanı, dolayısıyla da çapıdır. Çap ne kadar artarsa, ışık toplama miktarını belirleyen alan onun karesiyle orantılı olarak artar. Örneğin, 20 cm çaplı bir teleskop, 10 cm çaplı bir teleskopun 4 katı ışık toplar.

Teleskopların özellikleri açıklanırken, odak uzaklığına da değinilir. Bir teleskopun odak uzaklığı, objektife giren paralel ışınların yani sonsuz uzaklıktaki bir cisimden gelen ışınların objektiften ne kadar uzaklıkta odaklandığıdır. Bir optik aygıtın odak uzaklığı genellikle milimetre cinsinden ifade edilir. Odak uzaklığının objektif çapına oranı ise f-oranı olarak adlandırılır. Çapı 200 mm, odak uzaklığı 2000 mm olan bir teleskopun f-oranı, 10'dur ve f/10 olarak gösterilir. Büyültme, teleskopların maliyetini doğrudan artıran bir etken değildir. Ancak, yüksek büyültme, daha fazla ışık toplamayı gerektirdiğinden, ister istemez çapın büyümesi kaçınılmaz olur.

Teleskopların büyütme gücü çok basit bir formülle hesaplanır. Büyütme gücü, teleskopun yani objektifin odak uzaklığının göz merceğinin odak uzaklığına bölünmesiyle bulunur. Bu basit formülden anlaşılabileceği gibi, göz merceğini değiştirerek teleskopumuzun büyültme gücünü değiştirmemiz mümkündür. Bu nedenle, göz merceği çıkartılıp değiştirilebilen teleskoplar tercih edilmelidir. Örneğin, 1000 mm odak uzaklığına sahip bir teleskopa 10 mm odak uzaklığına sahip bir göz merceği takarsak, 100 defa (100x) büyültme elde ederiz.

Objektifin ve göz merceğinin odak uzaklıkları istenildiği gibi ayarlanabileceğinden, kuramsal olarak büyültmenin bir sınırının olmadığı söylenebilir. Ancak pratikte bir takım sorunlarla karşılaşılır. Belirli çaptaki bir teleskopla, yeterli kalitede görüntü elde edebilmek için, büyültmenin de belirli bir sınırı aşmaması gerekir. Büyültme arttıkça, görüntünün parlaklığı ve ayrıntısı kaybolur. Hangi çaptaki teleskopla ne kadar büyültme yapılabileceğinin kesin bir formülü yoktur. Bununla birlikte kabul edilen bir oran vardır. Buna göre, yapılabilecek en fazla büyültme objektif çapının santimetresi başına 20x'dır.

Teleskop alırken, isteğe bağlı olarak birtakım aksesuar da alınabilir. Örneğin, değişik büyültmeler elde etmek için farklı odak uzaklıklarına sahip göz mercekleri alınabilir. Kimi teleskopların, bir gökcismini izlemek için bir hareket ve bilgisayar donanımı vardır. Bu sayede bu gök cismi, görüş alanında sabit kalır. İzleme mekanizması, özellikle gökyüzü fotoğrafları çekmek isteyenler için gereklidir. Bu donanıma sahip kimi teleskoplar, koordinatları bilgisayara girildiğinde, bir gökcismine yönelebilirler. Hatta, bir kısmında, on binlerce gökcisminin koordinatları kayıtlıdır. Gök cisminin ismini seçerek teleskopun ona yönelmesini sağlayabilir. Bu özellikle, gök cisimlerinin yerlerini bulmakta zorlanan deneyimsiz gözlemciler için çok büyük kolaylıktır.

Dürbünlerin optik özellikleri, teleskopların optik özellikleriyle hemen hemen aynıdır. Dürbünlerin de objektifi ve göz merceği vardır. Teleskoplarda olduğu gibi, ışık toplama miktarını objektifin yüzey alanı, büyültmesini ise odak uzaklıklarının oranı belirler. Dürbünlerin en önemli özellikleri taşınabilir olmaları ve çift objektife ve göz merceğine sahip olmalarıdır. Her iki gözle bakılabildiği için daha rahat bit görüntü sağlarlar. Bu nedenlerle, çok iyi teleskoplara sahip amatör gökbilimcilerin bile mutlaka birer dürbünleri vardır.


Bir dürbünde, büyültme oranı ve objektif çapı, genellikle dürbünün üzerinde yazılıdır. Eğer dikkat ettiyseniz, dürbünlerin üzerinde 8x25, 10x50 gibi ifadeler bulunur. Buradaki ilk sayı büyültmeyi, ikincisi ise, milimetre cinsinden objektif çapını belirtir. Yani, 10x50'lik bir dürbün, 10 kez büyütür ve objektif çapı 50 mm'dir.

Gökyüzü gözlemleri için kullanılan dürbünler, genellikle 7-12 kez büyüten dürbünlerdir. Daha yüksek büyültme genellikle tercih edilmez; çünkü elin titremesi, görüşü zorlaştırır. Ancak, yüksek büyültmeli dürbünler, üç ayak üzerine yerleştirilmek suretiyle kullanılırsa, bu titreme önlenmiş olur. Bu nedenle, dürbün satın alırken, eğer 12x'dan daha fazla büyültmeli olanlarını tercih edecekseniz, üç ayağa yerleştirilebilmesi için gerekli donanıma sahip olanlardan seçmelisiniz.

20-35 mm çaplı dürbünler gün ışığında genellikle yeterli olur. Ancak, gökyüzü gözlemleri için 40 mm'den büyük olanlar tercih edilmelidir. Gökyüzü gözlemciliğinde çok kullanılan dürbünler 7x50 ve 10x50 dürbünlerdir. Bu tip dürbünler, arazide başka amaçlarla gözlemler yapmak için de idealdir. 7x50 ve 10x50 dürbünler, kuş gözlemcilerinin de en çok kullandıkları dürbünlerdir. İlgi alanları bu yönde olanlar bir dürbün alarak her iki amaç için de ondan yararlanabilirler.

Doğal olarak, teleskopta olduğu gibi, dürbünün çapı büyüdükçe ışık toplama miktarı artar. Örneğin, 70 mm'lik bir dürbün 50 mm'lik dürbünün yaklaşık iki katı ışık toplar. Ancak unutmamak gerekir ki, çap arttıkça ağırlık, boyut ve fiyat artar.

Dürbünlerde, göz mercekleri genellikle sabittir. Ancak, bazı markaların bazı modellerinin değişken büyütme (zoom) özelliği vardır. Dürbünlerin boyutlarının küçük olmasının bir başka nedeni, objektifle göz merceği arasına yerleştirilen bir prizma sistemidir. Bu prizma sistemi sayesinde, objektiften göz merceğine gelen ışığın yolu katlanmış bir hale getirilir. Böylece, dürbünün toplam uzunluğu azalır.

Teleskop ve dürbünlerde, fiyatı belirleyen etkenlerden birisi de kullanılan mercek ve aynaların niteliğidir. Standart kaplamalı mercekler, çoğu zaman yeterli nitelikte görüntü verirler ve gelen ışığın yaklaşık %4'ünü yansıtırlar. (Kaplanmamış cam, ışığın yaklaşık %10'unu yansıtır.) Çoklu kaplamalı mercekler ise, çok nitelikli görüntü verirler ve ışığın sadece %1'ini yansıtırlar. Ancak, bu merceklerin kullanıldığı teleskop ve dürbünler çok pahalıdır. Aynalarda da çeşitli kaplamalar kullanılmaktadır. Teleskopun fiyatı, bu kaplamaların niteliğiyle orantılı olarak artar.

Dürbün ve teleskopların özelliklerinden bahsettikten sonra, bir de önerimiz olacak. Optik aygıtları satın alırken, eğer onların özelliklerini iyi anlamıyorsanız yetkili satıcılarından almayı tercih edin. Marketlerde ya da kırtasiyecilerde satılan optik aygıtların niteliğine güvenilemeyeceği gibi çoğunlukla değerlerinin çok üzerinde fiyatlar istenir.

Ülkemizde artık Dünya'nın en çok teleskop satan Meade, Celestron ve Orion firmalarının ürünleri bulunuyor. Ancak, bu teleskopları alırken, yetkili satıcılardan almanızı bir kere daha hatırlatırız.

Kaynak:Tübitak - Alp Akoğlu

29 Ağustos 2011 Pazartesi

Ucuz Teleskoplar İndirimli Teleskoplar

Teleskop almak istiyorsunuz, başlangıç için çok da pahalı olmasın ama kaliteli olsun mu diyorsunuz? İşte bu hafta size yurtdışından ucuza getirtebileceğiniz türkiyede bulamayacağınız fiyat performans olarak çok memnun kalacağınız bir kaç ürünü tanıtacağım.


İlk ürünümüz mercekli bir astronomik teleskop , Zhumell Zenith 60x600 Telescope, 60mm mecek çapı 600mm odak göz merceği ile ilk mercek arası odak uzaklığı ile çok kaliteli bir teleskop. Amatör astronomi ve hatta derin uzay gözlemleri yapabileceğiniz bir teleskop. Fiyat, kalite ve kullanışlılık bakımından birçok yorumcudan tam puan alan ve de şu an çok indirimli olarak satılan Türkiye'ye 24 saat içinde gönderilen bir teleskop. Teleskopun kurulumu da başlangıç seviyesindeki kullanıcıları düşünürek oldukça kolay bir şekilde izah edilmiş. Türkiye piyasasındaki bir çok firmada bulamayacağınız 3 yıl boyunca bozulmama garantisi ile çok cazip bir teleskop. Zhumell oldukça kaliteli bir optik markası son yıllarda fiyatlarını da çok makul seviyelere çektiler. Fiyatı 60$ civarında kargo ile 70-75$ dolara nadide bir teleskopa sahip olabilirsiniz. Üstelik tripodu,sırt çantası 3x Barlow lens'i ve farklı büyütme oranları için 2 adet göz merceği ile beraber.
60$'a indirilen fiyatı ile aşağıdaki siteden detaylarına ulaşabilir ve satın alabilirsiniz. binoculars.com sitesi bir çok kaliteli optik üründe çok cazip fiyatlar sunuyor.
Bu özel teleskopu buradan inceleyebilirsiniz

7 Kasım 2009 Cumartesi

Teleskop ve optik teknolojisindeki tarihsel gelişim

Kronolojik Gelişim

1280: İlk gözlük İtalya'da yapıldı.

1303: Gordon’lu Bernard, hipermetropluğun düzeltilmesinin bir yolu olarak gözlük kullanılabileceğini buldu.

1304-1313: Freiberg’li Theodoric, gökkuşağının; kırılmanın ve her bir yağmur damlasının içindeki iç yansımanın sonucu ortaya çıktığını açıklamıştır.

~1590: Zacharius Jensen, yakınsanan bir objektif merceği ile ıraksak bir göz merceği kullanarak birleşik bir mikroskop yapmıştır.

1608: Hans Lippershey Yakınsak bir objektif merceği ile ıraksak bir göz merceğini kullanarak bir nevi teleskop yapmıştır.

1609: Galileo Galilei, Lippershey’ in teleskopunun kendi versiyonunu yapmış ve onu astronomik gözlemler için kullanmaya başlamıştır.

1610: Galileo Galilei, Galileo, teleskopunu kullanarak astronomiyle ilgili, Jüpiter’in dört uyduya sahip olması dahil, birçok keşifte bulunmuştur.

1611: Johannes Kepler, yakınsak ve ıraksak mercekli mikroskoplarda ve teleskoplarla ilgili prensiplerin bir açıklamasını sunmuştur. Aynı bilimsel incelemede, bir teleskopun yakınsak bir objektif merceği ve yakınsak bir göz merceği kullanarak yapılabileceğini ileri sürmüş ve ileride telefoto merceği olarak bilenecek ve bir mercekler bileşimini tanımlamıştır.

~1618: Christopher Scheiner, Kepler’ in önerdiği tipte, yakınsak objektif ve göz merceklerine sahip bir teleskop yapmıştır.

1621: Willebrord Snell, ışığın farklı kırılma indisine sahip ortamların birinden diğerine geçerken ki davranışını açıklayan ünlü SNELL bağıntısını buldu.

1647: B. Cavalieri, ince kenarlı bir merceğin yüzeylerinin kavislenme yarıçapları ile merceğin odak uzaklığı arasında bir bağıntı elde etmiştir.

1657: Pierre de Fermat, ışık ışınlarının hedeflerine ulaşmak için en kısa sürecek yolu (en az zaman ilkesi) tercih edeceklerini ortaya koydu. Bu ilke, aynı zamanda Snell Kırılma yasasına da uymaktadır.

1663: James Gregory, sapınçların (aberasyonların) düzeltilmesi için teleskopun objektifinde yakınsayan bir ayna kullanılmasını önermiştir.

1665: Robert Hooke, yazdığı kitabında, (Küçük çizimler/ Micrographia) yakınsak bir objektif merceğine ve yakınsak bir göz merceğinden oluşan bileşik bir mikroskopla yaptığı gözlemlerini anlatmıştır. Aynı çalışmada, mika parçalarında, sabun köpüklerinde ve su üzerindeki ince yağ tabakalarında oluşan renk gözlemlerini anlatmıştır. Ayrıca Hooke ışığın dalga teorisini savunmuştur.

1666: Isaac Newton, beyaz bir ışığın prizmadan geçirildiği taktirde kendisini oluşturan renklere ayrılacağını göstermiştir.

1668: Isaac Newton kırılmalı teleskoplarda görülen kromatik (renk) aberasyon sorununa bir çözüm olarak ilk aynalı teleskopu yaptı.

1673: Olaf Römer, Jüpiter’in uydularının tutulmalarını ayrıntılı olarak gözlemleyerek ışığın hızının sınırlı olduğu sonucuna varmıştır.

1678: Christian Huygens, ışığın dalga teorisini ileri sürmüştür.

1733: Chester More Hall, farklı kırılma katsayılarına sahip camlardan yapılan bileşenler kullanan akromatik bir bileşik mercek yapmıştır.

1808: Etienne Louis Malus, ışığın yansıma aracılığıyla kutuplanabileceğinin (polarize olduğu) bulunmasında ilk adımı atmıştır.

1815: David Brewster, ışığın yansıma aracılığıyla kutuplanmasının (polarizasyonunu) tanımlamıştır.

1821: Austin Jean Frensel, yansıtılan ve kırılan ışığın şiddetini ve kutuplanmasının hesaplanabilmesine imkan tanıyan yasaları açıklamıştır.

1835: Geoge Airy, dairesel bir açıklık tarafından ortaya çıkarılan kırılma kalıbını bulmuştur.

1849: Armand Hypolite Louis Fizeau, bir ışık ışınını bir dizi atıma (pulsa) dönüştürmek için dönmekte olan dişli bir tekerleği kullanarak, hava içinde ışık hızını ilk olarak astronomik olmayarak belirlemiştir. Ölçümü sonucunda 313,300 km/s‘lik bir değer elde etmiştir.

1850: J. L. Foucault, havada ışığın hızını dönen ayna yöntemini kullanarak tespit etmiştir. Ölçümleri sonucunda, 298,000 km/s’ lik bir değer elde etmiştir. Ayrıca durgun suda da ışığın hızını bulmak için dönen ayna yöntemini kullanmış ve ışığın hızının suda havadakinden daha az olduğunu bulmuştur.

1865: James Clerk Maxwell, bir elektro manyetik dalganın hızının deneysel sapmalar dahilinde, ışığın hızıyla aynı olması gerektiği bulunmuştur. Bunun sonucunda Maxwell, ışığın elektro manyetik dalganın bir biçimi olduğu sonucuna varmıştır.

1873: Ernst Abbe, mikroskopta görüntü oluşumu hakkında ayrıntılı bir teori sunmuştur.

1874: Postdam Gözlemevi (Almanya) açıldı.

1879: Josef Stefan, her bir birim zamanda bir cisimden yayınlanan toplam radyan enerjinin, cismin mutlak sıcaklığının dördüncü kuvvetiyle orantılı olduğunu öneren, deneye dayalı bir ilişkiyi öne sürmüştür.

1882: Albert Abraham Michelson, Michelson interferometresini (girişim aygıtını) buldu.

1885: Fizikçi Heinrich Hertz elektromanyetik dalgaların varlığını gösterdi.

1897: Yerkes Gözlemevi (A.B.D.) açıldı.

1899: Lord Raykeigh, gökyüzünün mavi rengini ve kızıl günbatımlarını dünya atmosferindeki moleküller tarafından mavi ışığın öncelikli saçılmasına bağlı olarak gerçekleştiğini göstermiştir.

1902 : Guglielmo Marconi, Manş Denizi üzerinden radyo dalgalarıyla mesaj iletmeyi başardı.

1904: Heidelberg Gözlemevi (Almanya) açıldı.

1905: Albert Einstein, Fotoelektrik etkiyi ışığın küçük paketlerden (foton) oluştuğu temelinde açıklamıştır.

1906: Urania Gözlemevi (İsviçre-Zürih) açıldı.

1908: Gustav Mie, parçacık şeklini ve parçacıklarla bulundukları ortam arasındaki kırılma indis farkını hesaba katarak, ışığın dalga boyuyla kıyaslandığında küçük olmayan parçalardan saçılan ışığın bir tanımını yapmıştır.

1910: Neutchatel Gözlemevi (İsviçre) açıldı.

1911: Hamburg Gözlemevi (Almanya) açıldı.

1914: Berlin Gözlemevi (Almanya) açıldı.

1918: Mt Wilson Gözlemevi (A.B.D.) açıldı.

1919: Sir Arthur Eddington, ışığın yolunun Einstein ‘ın Genel Görecelik (İzafiyet) Kuramı’nın öngörüleriyle uyumlu olarak güneşin yerçekimsel alanı tarafından eğildiği sonucuna varmıştır.

1924: Postdam Gözlemevinde (A.B.D.) ilk Güneş teleskopu kullanıldı.

1929: E. Hubble evrenin genişlediğini iddia etti.

1930: 100” lik (2.5 m) Mt Wilson teleskopu (A.B.D. –California) kullanılmaya başlandı.

1931: Radyoastronomi çalışmaları başladı.

1933: İki Alman bilim adamı Max Kroll ve Ernst Ruska elektron mikroskobunu yaptı.

1939: Walter Deffcken, iletim parazit filtresini yaptı.

1950: Mt.Palomar Gözlemevi (A.B.D.) açıldı.

1958: NASA kuruldu.

1976: 6 m’ lik Rus teleskopu Kafkasya’da kullanılmaya başlandı.

1978: 72” lik (1.8 m) MMT teleskopu (A.B.D –Arizona) kullanılmaya başlandı.

1989: NTT-ESO 3.5 m’ lik teleskopu Şili’de kuruldu.

1990: Hubble Uzay Teleskopu 25 Nisan 1990’da dünya yörüngesi yakınlarına yerleştirilmiştir.

1993: Keck Gözlemevi ve Teleskopu (Mauna Keo, Hawai) açıldı.

1997: TUG Ulusal Gözlemevi Antalya’da açıldı.

1999: Chandra Uzay Teleskopu fırlatıldı.


5 Kasım 2009 Perşembe

Teleskop Nedir?



Teleskop cisimlerden yayılan elektromanyetik(genellikle ışık) dalganın belirli bir bölgede toplanmasıyla uzak cisimlerin görüntüsünü yakınlaştıran alettir. Bunun için yayılan ve giderek zayıflayan elektromanyetik dalgalar çeşitli yansıma ve kırılma özelliklerine sahip malzemelerden yapılmış yüzeylerle uzayda daha küçük bir alanda toplanmaktadır. Bu amaçla orjinal bir düzenek oluşturacak şekilde bir araya getirilen yüzeylerden oluşan mekanizmaya teleskop denmektedir. Teleskopları bir nevi elektromanyetik dalga güçlendiricileri olarak düşünebilirsiniz,zira bir çanak anten de aynı şekilde uydudan gelen sinyali çanak anten yüzeyinin büyüklüğünce güçlendirerek alıcı kısmına iletmektedir ve bir teleskop olarak değerlendirilebir. Bilinen ilk işlevsel teleskop Hollanda'da 1600 lü yıllarda yapılmıştır. Bahsettiğimiz gibi teleskoplarda elektromanyetik dalgaların çok çeşitli özelliklerinden yararlanılmaktadır. Teleskoplar genel olarak, Optik Teleskoplar, Radyo Teleskopları, Yüksek Enerji Parçacık Teleskopları ve diğer teleskoplar olmak üzere kategorilendirilebilir. Biz genelde sadece elektromanyetik dalgaların görünür ışık kısmındaki dalga boylarındaki optik teleskoplar üzerinde duracağız o yüzden teleskopları da ona göre sınıflandıracağız. Bu yüzden teleskopların da çeşitli türleri vardır. Bunlardan başlıca üçü şu şekildedir:

Refractive Telescope: Dalgaların sadece kırınım özelliğine dayanan tasarımla yapılan teleskoplardır.

Reflective Telescope: Dalgaların sadece yansıma özelliğine dayanan tasarımla yapılan teleskoplardır.

Catadioptric Telescope: Hem kırınım hem yansıma özelliğine dayanan tasarımlara denir.